Kalabalık Yönetimi

Kalabalık Yönetimi

Kalabalık Yönetimi

A- Grubun Tanımlanması

Aynı fikir ve düşünceleri paylaşan, aynı amaca yönelik eylem birliği içinde olan, birbirlerini tanıyan, örgütlenmiş ve lideri olan insanların meydana getirdiği kümeye grup denir.

B- Davranış ve Kaynakları

Davranış organizmanın gözlenebilen bir hareketidir. ve iki biçimde ortaya çıkar

1-) Doğuştan gelen davranışlar: İç güdüler, refleksler vb. Bizler doğarken bu özelliklere sahibiz. Yani bu davranışlar öğrenme ürünü değildir. Doğuştan gelen davranışlar her türün sağlıklı olan her üyesinin sahip olduğu davranışlardır. Bu davranışları hepimizin bildiği gibi sağlıklı olmayan insanlar yapamazlar.

Özellikleri:

1.) Bu davranışlar mükemmeldir.

2-) Amacı (doğuştan gelen davranış) üyenin (organizmanın)

a-) Yaşamını sürdürmesini,

b-) Neslini devam ettirmesini sağlamaktır.

2-) Sonradan Kazanılan Davranışlar: Doğuştan değil öğrenilerek kazanılan davranışlardır. Öğrenilmiş davranışlar etkileşim ya da yaşantı ürünüdürler. Öğrenilmiş davranışlar düzeyi ve çeşidi iki şeye bağımlıdır.

1-) Bireyin öğrenme kapasitesi

2-) Etkileşim ortamı ,

Öğrenme kapasitesi insanlarda baskındır. Başta daha fazla, daha etkilidir yaşlılıkla birlikte düşer. İnsanda öğrenme kapasitesi sınırsızdır. Yine de hiçbir birey tüm kapasitesini kullanamaz. Çünkü yeterli etkileşim ortamı yoktur. Etkileşim yoluyla yeni davranışlar öğreniriz. Etkileşim yoluyla daha önce öğrenilmiş davranışı söndürme, bitirmeye çalışma veya bildiğimiz bir davranışı geliştirmeye çalışırız.

Sonradan kazanılan davranışlar: Bilgi, Beceri, Tutum

BİLGİ : Öğrenilen konunun teorik olarak bilinmesi

BECERİ :Teorinin vücudun ilgili organlarıyla defalarca yinelenerek hareketin otomatik hale

getirilmesi.

TUTUM : Bu davranışın arkasında duygu, inanç, değer, gelenek, görenek ve alışkanlıklar vardır. Tutumlar davranışlarımızın çevresini oluşturur. İç güdüyü kontrolü ancak tutumlarını kontrol eden bir insan gerçekleştirebilir. Bununla birlikte insanlarda iç güdü hayvanlara nazaran daha azdır. (Araç sürücülüğü ve trafik lambası örneği)

Günümüzde herkesçe kabul edilen gerçek şudur. : Farklı bilgi,  beceri ve tutuma sahip insanlar beraber yaşamak zorundadırlar. İşte bu yüzden toplumsal düzenin mükemmelliği beklenemez.

C- Bireyin Toplum İçindeki Yeri ve Önemi

Daha önce insanların doğumlarından ölümlerine kadar insanlar pek çok çeşitli grupların üyesi olduklarını belirtmiştik.. Bireyin davranışlarının, genellikle, kendi kişisel seçimlerine dayanmadığı üzerinde de durulmuştu. Kısaca birey davranışlarını toplumsal kurallara ve diğer insanlarla olan ilişkilerinden beklentilere göre ayarlamak durumundadır.

İnsanlar grup yaşantılarının sonucu olarak, diğer insanlara bağımlı duruma gelirler. Birey için gruba bağımlılığın önemi ve bireyin grup yaşantısına olan gereksinmesi, onun diğer insanlarla ilişkilerinin kesildiği durumlarda, açıkça kendini göstermektedir. Örneğin, tutukevi yöneticileri, bir hükümlünün diğer insanlarla ilişkisinin tam olarak kesilmesi demek olan “hücre cezası”nın, hükümlüler için en ağır bir cezalandırma biçimi olduğunu bilmektedirler. Birkaç gün süren bir hücre cezasının, en azılı hükümlüleri bile, genellikle yola getirdiği görülmektedir.

İnsan eskiden dar bir çevrede yaşamakta idi. Toplumların modernleşme sürecindeki bu sürecin insanı en çok etkileyen yönü köyden kente göçtür. Köy ortamında ferdin etkilendiği ortam dar iken toplumun gelişmesiyle ferdin ortamı genişlemiş ve insanlar bir çok unsurdan etkilenir olmuştur.

D- Kültür ve Toplumsal Normlar

Geniş toplumlarda olduğu gibi küçük bir toplumsal grupta da, üyeler arasındaki ilişkiler sistemini belirlediği, bir toplumsal yapı oluşmuştur. Toplumsal. yapı içindeki yerlerinin (statülerinin) sonucunda, grup üyelerinin her biri, karşılıklı olarak, belli haklara ve görevlere sahiptirler. Birey, içinde yaşadığı dünyayı ve bu dünyadaki kendi yerini, geniş ölçüde, ait olduğu toplumsal sınıf veya alt sınıfın toplumsal statüsüne göre tanımlar. Toplumsal statüler karşılıklı olarak birbirine bağımlıdırlar ve cinsiyet, yaş, ırk, aile, başarı, eğitim vb. ölçütlere dayalıdırlar.

“Kültür” kavramı, “toplumsal grup “kavramı ile yakından ilişkilidir. Toplumsal grup gibi, kültür de, insanların, “varlıkların anlamları hakkında iletişimde bulunma ve toplumsal hayatı düzenleme” gereksinme sinden doğar. Kültür, üç belirli özelliği olan, bir semboller veya anlamlar sistemidir. Kültürün bir kuşaktan diğer kuşağa geçirilmesi, onun aktarılabilir oluşundandır. Kültür doğuştan getirilmez veya bireylerin biyolojik niteliğinin bir sonucu değildir. Kültür, bireylerce onların diğer bireylerle etkileşimleri sonucunda öğrenilir.

Sonuç olarak, davranışların “uygun” olup olmadığı ve olaylara, durumlara, varlıklara verilen anlamlar konularında, aynı kültüre sahip bireyler arasında, oldukça yüksek bir oybirliği vardır. Bu kültürün paylaşılır oluşundandır. Zaten, bir grup insanın aynı kültürün üyeleri olduğunu söyleyebilmemiz, onlar arasında böyle bir oybirliği bulunması ile olanaklıdır. Bu nedenle kültür birey doğmadan önce vardır ve bazı değişikliklerle bireyin yaşadığı sürece ve ondan sonra da devam edecektir.

Kültür, bireylerin davranış biçimlerinin bir betimlemesi olmaktan çok, onların, belli durumlarda, nasıl davranacaklarını gösteren bir değerlendirmeler ve normlar sistemidir. Kültür bireylere neyi yapmak, neyi yapmamak zorunda olduklarını, neyi yapabileceklerini veya yapamayacaklarını, neyi yapmalarının uygun olacağını veya olamayacağını belirleyen “davranış kalıpları”dır.

Toplumsal ilişkiler ve davranışlar, toplumsal normlar yolu ile yönlendirilirler. Toplumsal normlar, çoğu kez, “standardize edilmiş davranış biçimleri” ya da “davranışlardaki; farklılaşmanın sınırlarını düzenleyen beklentiler” olarak tanımlanır. Bazı toplumsal normlar oldukça “yaygın”1ık gösterebilir, bazıları ise göstermeyebilirler. Bazı toplumsal normlar “geçici”, diğerleri “sürekli” olabilirler. Bazı normlar, kabul edilmelerini destekleyen büyük ya da kuvvetli bir “yaptırım gücüne” sahipken, diğer bazılarında, bu güç, küçük ya da zayıf olabilir. Toplumsal kurumlarla ilgili normlar, çoğunlukla, sürekli ve yaptırım gücüne sahip normlar arasındadır. Kurumsal normların çoğu yüksek derecede bir oybirliği ve uyulmaların sağlayıcı yoğun bir yaptırım gücü ile desteklenir. .

Toplumsal değerler, bir toplumun veya bir kültürel grubun değer, önem ve anlam verdiği davranış biçimleridir. Toplumsal değerler, “belli bir toplumun veya kültürün amaçları” olarak da betimlenir. Toplumsal değerler de toplumsal normlar gibi, toplumun üyelerince paylaşılır, ayrıca ortak bir gönenç konusu olarak, önemli kabul edilirler ve böylece oluşları hakkında bazen son derece duygusal, ortak bir inanç vardır.Toplumsal normlarla toplumsal değerler arasındaki fark ceza yasaları örnek alınarak gösterilebilir. Çeşitli davranış biçimlerini yönlendiren yasal normlar oldukları ve devletin yaptırımcı gücü ile zorlandıkları halde, ceza yasalarının bir kısmı, belli toplumsal değerleri ve temel toplumsal amaçları da içerirler. Adam öldürme, birden fazla evlilik, ırza geçme, hırsızlık, soygun gibi eylemler yasal normlara aykırıdır, fakat aynı zamanda, insan yaşamının korunması, ailenin korunması, cinsel yaşamın korunması, insan kişiliğinin korunması, mülkiyetin korunması gibi toplumsal değerlere de aykırıdır.

Toplumsal normların ve toplumsal değerlerin geçerliliği, bir tartışma konusu olabilirse de, bireyler, bir kültürün ya da alt kültürün toplumsal normlarına ve toplumsal değerlerine, devam edegelen bir yaşama süreci içinde doğal olarak tanıştırıldıkları için, onların tartışmalı olma özelliğinin pek farkında olmazlar.

Toplumsal normlar ve değerler, gruplar aracılığı ile, bir kuşaktan öbürüne geçirilir ve her birey, üyesi olduğu grupların dilini, fikirlerini, inançlarını… kendi yaşam düzenine katar. Böylece, birey dünyayı, sadece kendi gözüyle değil, daha çok geçiregeldiği yaşantıların sonucu olarak, üyesi olageldiği grupların gözüyle görür. Hatta, bireyin ahlaksal yargıları bile, sadece kendisinin değil, üyesi olageldiği grupların yargılarıdır.

Bireyin toplumsal çevresi geliştikçe, bu çevreye bağlı olarak birey bir toplumsal normlar ve değerler örüntüsü de geliştirir. Bireyin toplumsal çevresi, ilkin ailede, sonraları, mahallede, okulda, daha sonraları da, eğitimsel, dinsel, ekonomik, mesleki, gruplarda ve kendi toplumsal sınıfında ilişkide bulunduğu insanlardan oluşur.

Bireyin toplumsal normları ve değerleri öğrenme sürecine “toplumsallaşma” (sosyalizasyon) adı verilir. Toplumsallaşma süreci bireyin yaşamı boyunca sürer.

İnsanların üyesi oldukları grupların normlarına göre hareket etmelerinin toplumda bir çok farklı davranışlara sebep verebileceği sonucunu doğurması son derece doğaldır. Bu yüzden insanlar farlılıkları yaşamak isteyeceklerdir. Ancak toplumu içine alan kurumun ki bu devlet olmalıdır., bu farklılıkları uzlaştırması gerekmektedir. İşte güvenlik görevlileri bu farklılıkların uzlaştırılmasında önemli rol oynamaktadır.

Bu farklılıklar giderek ferdin içinde bulunduğu ortamdan tüm dünyaya kadar büyümekte ve genişlemektedir. Ayrıca tüm dünyaya hakim olan normlar insanların içerisinde, bulunduğu normlardan dışarı çıkmalarına zorlamaktadırlar. Eskiden sadece köy normları ile hareket eden fert ,şimdi gelişen teknoloji ve diğer etmenlerle iletişimin artması sonucu bir çok normun etkisi altında kalmaktadır.

2.BÖLÜM

KOLEKTİF DAVRANIŞ VE ÖZELLİKLERİ

            Kolektif Davranış

Kolektif davranışın diğer bir adı da toptan kitle davranışıdır. En büyük özelliği ise yapılanmamış oluşudur, yani bu tür davranışların belli bir normu, kalıbı, seyri yoktur. İş bölümü, statü, kimin ne yapacağı belli değildir. Bu yüzden güvenlik görevlileri açısından ele alındığında çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek  hareketlerdir. Duygular serbest hareket eder, insanlar bir kalıp ve kural dinlenmeden davranır , hareket ederler.

             A- Kolektif Davranışın Ön Koşulları

1- Kültürel normların sosyal ilişkilerin kuralları kesinlikle işlemez

2- Etkileşim ve etkilenme son derce yüksektir.

3- Grup bağımlılığı geçici ama çok fazladır.

4- Sponton hareketler çıkar ve kontrol edilemez hale gelir.

Bazen yapılanmamış toplumsal hareketler hareketlerin seyri içerisinde yapılanabilir sendikaların çıkışı buna göre örnektir. Yapılanmış hareketlerde ise bir dış etki sonucu bu provokatörler ve güvenlik görevlilerinde kolektif davranış görülebilir bu yüzden güvenlik görevlilerinin bu tip olaylarda görev anlayışı daha önce de belirtildiği üzere caydırıcılık ve tahrik sınırının çok iyi belirlendiği bir çizgide olmalıdır.

Kolektif Davranışın Nedenleri:

1- Sosyal toplumsal norm ve geleneklerin yokluğu veya zayıflığı

2- Belirsiz durumların bir türlü açığa kavuşamaması.

3- Yeni değerlerin yeni bakış açılarının oluşmasının yeni yapılanmaları sağlamasına gebe olduğu durumlarda meydana gelir.

Kollektif davranışa en büyük örnek Arnavutlukta meydana gelen halk hareketleridir, Banker skandalı ile sokaklara dökülen halk değişime gebe olan baskıcı rejimin yıkılması için hareket eder hale gelmiştir. Var olan toplumsal yapı gerekli olduğu halde gelenek görenek ve normlara göre değiştirilemiyorsa kollektif davranış meydana gelir, toplum değişikliği zorlar, mevcut yasalar normlar gelenek ve görenekler suçluyu koruyor olabilir, bu yüzden vatandaş bu geleneklerin dışına çıkarak tepkide bulunabilir. Kollektif davranış kurumsallaştığı zaman bu davranışa gerek kalmaz.

Cumartesi anneleri olarak adlandırılan kitlenin eylemleri bu davranışa örnek olabilir. Bir direnme konusu olan Cumartesi Anneleri hareketleri bir çok ilde kollektif davranışa dönüşmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Kayıpları Arama ile ilgili bir birim kurulduktan sonra kayıp olduğu iddia edilen insanların bir kısmının aslında yasa dışı örgüt üyesi durumunda olduklarının belirlenmesi yani kayıplar konusunda meydana gelen kollektif davranışın kurumsallaşması ve gerçeklerin halka duyurulması sonucu bu davranışta görev alan Çevik Kuvvet Polisi toplumun büyük bir kesimince ifa ettiği görevden dolayı eleştirilmekten kurtulmuştur. En azından bu amaçla oluşan kollektif Davranış çözülmüş ve en aza indirgenmiş toplumun desteği bu davranıştan çekilmiştir.

            B- Kalabalığın Anlamı, Oluşumu ve Özellikleri

Kalabalıklar:

Yukarıdaki insan grupları belli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmişlerdir. Bu insanların arasında zaten bir ilişki vardı. Bu kısımda ise aralarında herhangi bir ilişki olamayan insanların davranışlarını ve nasıl bir araya geldiklerini incelemeye çalışacağız.

Genel Kalabalık Davranışı:

Belirli bir amaç için bir araya gelmeyen ancak gelişen olaylar neticesinde amaçları ortak hale gelen insanlar vardır. Bunlar kalabalıklardır. Ortak mekanda toplanmış insanlardır. Aralarında meydana gelecek etkileşimle “grup” haline gelebilirler. Kalabalık ortam insanların duygularını uyandıran onların ifade edilmesini teşvik eden bir ortam haline gelir. Her zaman potansiyel bir hava vardır. Büyük kalabalıklarda duygusal bulaşmanın koşullarının en üst düzeyde oluştuğu görülür. Başkalarının da varlığı bireye güvenlik ve onaylama hissi verir. Özellikle türdeş insanlarda bu had safhadadır. Böylece kalabalık ortaklık duygusunun insanlar arasında ortaya çıkışına neden olur. Bundan birkaç yıl önce bir televizyon programcısının yanlış anlaşılan bir cümlesi üzerine kalabalık halindeki türdeş bir özelliğe sahip vatandaşlarımız bir anda galeyana gelmişlerdir. Bu olay konumuz için tipik bir örnek teşkil edebilir.

.           Toplumsal rahatsızlık (gerilim, ırksal, dinsel, siyasal, ekonomik, etnik vs. olabilir.) zamanlarında cadde kalabalıkları çoğu kez eylemde bulunan kalabalıklara dönüşebilmektedir. Genel Mitinglerde her şey bellidir. Bir davet vardır, tarih bildirilmiştir. Genel kalabalıklarda önceden planlanan herhangi bir şey yoktur. Etkileyen bir grup veya yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir etken ortaya çıkabilir. Çekirdek bir grubun kalabalığın dikkatini çekmesi ve etkilemesi sonucu tepkinin eyleme dönüşme olasılığı yüksektir. Trafik kazaları sonrası veya işlenen bir cinayet sonrası normal kalabalığın bir anda protestocu, eylemci yakıp yıkan bir kalabalığa dönüşmesi olayları buna örnek teşkil edebilir.

Bunlarda hiçbir yapılanma ve norm yoktur. Kalabalığın kendisi spontane olarak oluşur. Ama diğer durumlarda grup zaten oluşmuştur, hareketler davranışlar spontane olarak ortaya çıkar.

İlişki ve davranışlarda hiçbir kural yoktur. Gerilim yüksek; düşmanlık, kızgınlık, gücenme vb. duygular oluşmuşsa toplumsal olarak kontrolsüz etkileşim sonucunda kötü sonuçlar ortaya çıkar. Yakın tarihte genel grev çağrılarının çoğu kez hükümete karşı devrimci hücum ve atakların başlangıcı haline geldiği görülmüştür. Hakkını arayan işçi hareketi bir anda yıkıcı bir eyleme dönüşebilmektedir.

Bütünleştirici Kalabalık Davranışı

Tüm kalabalık davranışları spontane ve ani değildir. Başı boş değildir. Bir kısmı kontrollü bir kısmı spontanedir. Çoğu kez kontrolü duygusal buluşmalar özendirilebilir. Yararlı toplumsal işlevler yerine getirilebilir. Olumlu sonuçları da olabilir. İnsanlar sosyal etkinliği birlikte olma güven tazeleme amaçlı olabilir.

C- Kalabalığın Çeşitleri

1-) İrade Kalabalığı :İnsanlar bir şeyi ifade etmek için toplanmışlardır. Belli duyguların açığa çıkartmaya yönelik davranışlardır. Verilen bir parti, kalabalık dans grupları, spor etkinlikleri bu kalabalıklara örnek teşkil edebilir. Bunlar bazı duygu ve gerilimlerin düzenli bir biçimde ifade edildiği yerlerdir. Kişiler arası ilişkilerde bir serbestlik var, bir samimiyet var. Bağırma, çağırma ve belli bir düzende saldırganlık maçlarda hoş görülmüştür. Gerilim zararlı bir biçimde kusulacağına rahatça gideriliyor. İnsanları kapattıkça norm dışı işler artar. Ancak kalabalığın uyumlu olması gerekiyor. Yoksa aynı sonuç çıkmaz. Evde parti veren çocuklara anne ve babalarının katılması partiyi sıkar, sigara içerek sohbet eden gençlere babaları katılırsa sigara dahi içilemeyeceğinden sohbet sıkıcı olabilir.)

2- )Dinleyici Kalabalıklar: Seyirci gruplar, konsere gidenler, konferans dinleyenler .Bu gruplar da duygusal uyum bakımından gelişigüzel gruplara benzer. Ancak etkilenme düzeyi yüksektir. Bu sırada dinleyenlere kendilerini ifade etme olasılığı var. Bitiminde karşılıklı görüşmeler olur. Dinleyici kalabalıklara örnek olarak Basın Açıklaması yapan kalabalıkları verebiliriz.. Bu kalabalıklar kanundaki boşluktan yararlanarak bir anda grup ve eylemci haline gelebilirler.

3- )Dini Hizmetlere Yönelik Kalabalıklar: Örneğin tarikat mensupları veya bir zikir anındaki insanlar bu gruba örnek gösterilebilir. Yine camide dini vecibelerini yerine getirmek için toplanan insanlar da bu gruba girerler. Tarikattaki insan diğer mensupların davranışlarına uyar. Birey enerji  boşaltır , arkadaşlık başlar. Manevi bir huzur hissedilir. İnsanlar orada bir şeyler  bulur. Normal yaşamda bulamadığı beraber olma gruba ait olma, olanağı bulur. İnsan psikolojik bağlılık sağlayabilir.

4-)Önceden Planlanmış Toplantılar: Gönüllü derneklerin yaptığı toplantılar söyleşiler bu gruba girer. Konuşmacılar gelir, bir şeyler paylaşılır, dinlenilir kalabalık soru sorar, problemler paylaşılır. Bu toplantılarda sayının artması duygusal buluşmanın alanım geliştirir. Siyasal partiler bu tip toplantılardan çok yararlanır. Tarihte Alman Diktatörü Hitler bu toplantılardan en çok yararlanan liderlerdendir.

5-)Kızgın Kalabalıklar: Biranda oluşurlar. Kırar döker linç ederler. Zaten toplum gerginse bu tür oluşumlar mümkündür. Bir anda pek çok yerde oluşabilir. Belirli bir amaçtan ziyade bir öfke boşalma güçlenmeye tepki ve isyanı ifade eder.

Bu tip hareketlerin amaçları belli değildir. Bir toplumsal hayal kırıklığı bu tip olaylara kaynaklık eder. Etnik, ırksal , sınıfsal, ahlaki olabilir. Bu arada bir günah keçisi ortaya çıkar. (Eskiden Yunanlılar keçiyi kurban ederek günahlarından arındıkları düşünürlerdi.) Bu insan linç edilir. Bu güvenlik görevlisi olabilir. Öfkeli kalabalık içerisindeki sivil polisi fark edince linç girişimi olabilir. (İstanbul 1 Mayıs )

Kızgın grupların belirgin somut amaçları vardır. Linç bitince olay biter. İçerisinde çekirdek aktif militan liderler vardır. Liderleri izleyen kalabalık vardır. Buna bir örnek de “jandarma gelinceye kadar yakalanan bir hırsızın ağaca bağlanarak linç edilmeye çalışılması” verilebilir.

Bu tip olaylar gelişerek çete olayları ve örgütlenmeleri hakline gelebilir. Başlangıçta yapılanmamış kalabalık halinde iken sonraları organize olarak çete oluşturabilirler. Saldırganlık bir gerilim yaratır. Gerilim gruba da sirayet eder. Birey kendini tehlikede hissederse gerilim yükselir. Gerilim yükselirse saldırganlık artar. Böylece gruba dönüşen çeteler oluşur.

Sade vatandaşların kendiliklerinden yıkıcı şiddet davranışlarına girmeleri mümkün değildir. Güvenlik görevlileri sade vatandaşı izole etmelidir. Eğer görev anlayışı ile değil bir görevi yapmış olmak için görev yapılırsa, yani masum insanlar da göz altına alınmaya çalışılırsa duygusal bulaşma körüklemiş olur

D-Olayların Hazırlık Safhası

Aslında, kanunsuz toplumsal olaylar aniden ortaya çıkmaz. Aniden ortaya çıkmış gibi gözüken her olayın bir hazırlık ve olgunlaşma safhası vardır. Bazen aylar, yıllar kadar uzun süren bu safhalar, kamuoyunun gözünden kaçabilir ve kamufle edilebilir. Olaylar bu safhadan sonra uygun bir ortam bulunca veya yaratılınca yine bir bahane ile aniden ortaya çıkar ve hızla gelişir.

Örnek olarak, özellikle 12 Eylül öncesi dönemde meydana gelen okul ve işyerlerinin işgali, boykotlar, kurtarılmış bölge ilanları, direnişler, katliamları gösterebiliriz. Bu tip olayların hiçbiri kendiliğinden meydana gelmemiştir. Planlı programlı sinsi bir çalışmanın sonucudur.

Olayların hazırlık ve olgunlaşma safhasına tesir eden önemli faktörleri aşağıda inceleyeceğiz.

a- Önderlik:

Toplum halinde yaşayan insanlarda yönetme ve yönetilme duyguları vardır. Yönetme duygusu ve becerisine sahip olanlar azınlıktadır.

Bu yönetme duygusuna sahip olan insanların hepsinin önder olması da mümkün değildir. Özellikle cesareti, etkileyici konuşma yeteneği, katılığı, üstün fizik yapısı, bilgisi vb. özel yetenekleri taşıyan kişiler önder olabilirler.

Sonuç olarak toplumdaki diğer insanların bir takım farklı özelliklere sahip olan ve özellikleri ile karşı tarafı etkileyebilen kişileri önder diye tanımlayabiliriz. Bu özellikler veya yetenekler doğuştan olabileceği gibi sonradan da kazanılabilir.

Yasal olmayan bir toplumsal olayda önder dediğimiz kişiler, etkileyici konuşmasıyla cazibe ve heyecan uyandıran sloganları ve hareketleriyle huzursuzluğu artırıcı, sinirli ve gergin bir havanın oluşmasına çalışırlar.

Önderin meşhur veya çok iyi tanınan biri olması şart değildir.

Önderlerin önceden planlanıp organize edildikleri gibi bazen hemen topluluk arasında önce fırlayıveren tipleri de vardır.

Bu tür olaylarda önderler daha çok ortalığı karıştırır, saf, genç ve kolay etkilenen kişileri ise olayların içine iterler.

b- Kabarma ve Horozlanma Devresi:

İnsanlar tek başlarına veya birkaç kişilik grup halinde iken daha mantıklı düşünür ve daha bilinçli kararlar verebilirler. Keza cesaret ve davranışları da normal bir insanın cesaret sınırları içindeki kadardır.

Fakat insanlar kalabalıklaştıkça matematiksel ve doğal olarak güçlenir, cesaretlenir ve davranışları da o ölçüde serbest bir hal alır. Ancak duygu, düşünce ve karar verme yetenekleri ise aynı ölçüde karmaşık ve belirsiz bir çizgiye yönelir.

İşte, tek başına iken tepki gösteremeyen kişiler topluluk halindeyken yukarıda özet olarak açıklamaya çalışılan özelliklerin de etkisiyle birbirlerinden güç alarak kendilerini daha kuvvetli görmeye başlarlar.

Tabiri caiz ise, horozlanmaya, kabarmaya, taşkınlığa kısaca kavgaya hazır hale gelirler.

Örneğin, güvenlik görevlisinin yolda tek başına giden bir vatandaşı haklı bir nedenle uyarması karşısında bu kişinin tutumu ile bir futbol maçında yine haklı nedenle uyarılan fakat kendi arkadaş grubu veya en azından takım taraftarı dediğimiz geniş bir grup içinde bulunan kişinin tutumu birbirinden çok farklıdır. Şöyle ki, birinci olayda kişi daha sakin, mantıklı ve ölçülüdür, ikinci olayda ise isyankardır, çevresinden aldığı güçle hem kendisi hem de aynı grup taşkınlık gösterebilir.

Horozlanma devresinin Güvenlik görevlisi açısından önemi; bu duruma gelmiş bir toplumun yasal olmayan hareketler için önemli bir kaynak olacağıdır.

Bu durum Güvenlik görevlilerince tarafından şartlara göre kontrol altına alınmadıkça, daha kötü olaylara dönüşebilir, ilerleyebilir.

c- Toplumun Büyümesi:

Yasal olmayan bir toplumsal olayın amacına ulaşabilmesi için önceden planlanmış görevliler, kışkırtıcılar olayın başlayacağını, hatta başlamak üzere olduğunu yaymaya başlarlar. Bu konuda oradaki şahıslar arasında çeşitli söylentiler ve yorumlar konuşulmaya başlamıştır. Çoğunluk mantıksız ve heyecanlıdır. Bu durumu değerlendiren maksatlı görevliler taraftar toplamaya çalışırlar. Zira topluluğun tamamı aslında kötü maksatlı değildir. Buraya gelirken böyle bir isyankar olaya katılmayı düşünmemiş sadece merak ettiği için veya tatmin olmak, vakit geçirmek için gelmiş olabilirler.

Kışkırtıcılar bu tip insanları da heyecana getirerek olaya katmaya çalışırlar. Kalabalık giderek artar, kalabalığın sayısı arttıkça söylentiler gelişir, heyecan artar, artık topluluk şuursuzlaşmıştır. Böylece cesareti de artan topluluğun tehlikesi, yasadışı hareketlere yönelme cüreti artar. Bu tür yavaş yavaş gelişen topluluklarda güvenlik görevlileri bu büyümeyi önlemeye çalışmalıdır.

d- Fikri Hazırlık Devresi:

Bu safhaya gelinceye kadar topluluk, artık belli bir heyecan dalgasına kanalize olmuştur. Aslında kimin ne söylediği, ne söylemek istediği, pek belirli değildir. Çeşitli söylentiler dolaşır ve topluluk her türlü zorbalığa kolayca cüret edebilecek duruma yaklaşmıştır.

İşte bu fikri hazırlık devresinde asıl görevli kışkırtıcılar, söylentileri olabildiğince yayıp genelleştirerek tüm topluma mal etmeye çalışırlar. Böylece toplumda duygusallığı ve fikri arzuyu artırırlar.

e- Çabuklaştırıcı Olay:

Yukarıda kısaca anlatılan safhaları hatırlayacak olursak özetle; dalgalı bir denizde rotayı elinde bulundurmaya çalışan bir veya birden çok önderin başkanlığında gittikçe çoğalan ve bundan cesaret alarak horozlanabilen hatta çoğalan toplumun giderek büyümesi ile her türlü zorbalığa cüret edebilecek duruma gelen ve belli ölçüde duygusallaşıp fikri açıdan olgunlaşmaya başlayan bir toplum oluştuğunu görmüştük.

İşte bu durum ve ortamdaki bir toplum için artık çok küçük hatta çok önemsiz gibi görünen herhangi bir olayı çabuklaştırıcı neden olabilir. Bunun neler olabileceğini önceden kestirmek çok güçtür. Olayların akışı içinde tesadüfen de ortaya çıkabilir ve bardağı taşıran son damla olabilir veya küçük bir kıvılcım misali olayı başlatıverir.

f- Kontrolden Çıkmış Zorbalık Safhası:

Bir önceki maddede anlatılanların ışığında, bardağı taşıran son damla olan bir sebeple başlayan toplumsal olaylarda topluluk gerek mantık, gerek duygusallık heyecan gerekse sayısal ve fiziki değer bakımlarından artık tam anlamıyla ve tek kelime ile şuursuz yani kontrolden çıkmış bir durumdadır.

Bu safhada başlayan zorbalık hareketleri bir çığ misali kontrolden çıkmış vaziyettedir.

g- Zorbalık Hareketlerinin Yayılması:

Toplu hareketin şiddeti artıp kontrol dışı kaldıkça zorbalık hareketlerinin hedefi bir olmaktan çıkarak, yaygınlaşır ve genelleşir. Ör; bir işçi mitinginde kendi konularıyla, hedefleriyle uzaktan, yakından ilgili olmayan özel veya resmi mülklere, dükkanlara yönelip, tahrip etmeleri zorbalık hareketlerinin hedef dışı yayılmasının canlı örnekleridir.

E- Olayları Başlatma Usulleri:

Yasal olmayan toplumsal olayları başlatma usullerini genel olarak aşağıdaki başlıklar altında özetlemeye çalışacağız.

a- Yaygın Propaganda Yapmak:

Propagandayı belli bir konuyu, başkalarına aktarıp benimsetmek ve onların ilgilerini kazanmak biçiminde tanımlayabiliriz.

Yasal olmayan bir olayın başlangıcında (veya daha önce) hedeflenen olay çerçevesinde yazılı veya sözlü olarak propaganda başlatılır. Bu propagandanın sürekli ve olabildiğince yaygın yani geniş alana hitap etmesine, etkileyici olmasına gayret edilir.

Böylece amaçlanan olayın tohumları filizlenir, fikri olarak kafalara yerleştirilmeye ve olgunlaştırılmaya gayret edilir. Sonuçta toplum istenilen her yöne kolayca çekilebilir bir hale gelir.

b- Konuşma Yapmak:

Özellikle önder diye tanımladığımız kişiler veya diğer etkileyici hitap etme özelliğine sahip aynı amaçlı şahıslar, kışkırtmak istedikleri kişilere, grup ve topluluklara ateşli konuşmalar yaparak onları etkilemeye çalışırlar, konuşulan konular, genellikle toplumun özlem duyduğu veya beklentilerine uyan konulardır.

Önceden propaganda yoluyla az veya çok şartlandırılmış, etkilenmiş olan toplum, bu tür konuşmaların tesiriyle istenilen olaya sürüklenmeye hazır hale gelir.

c- Heyecanı Artırmak:

Sakin insanlar daha mantıklı, bilinçli düşünür ve daha tutarlı davranışlarda bulunurlar. Bunun aksine heyecanlı insanların davranışları ve düşünceleri daha az bilinçli ve daha tutarlıdır. Kısacası zigzaglar çizerler.

Genelde böyle olduğuna göre, propaganda yoluyla şartlandırılmaya çalışılan amaçlı konuşmalarla belli bir olgunluğa eriştirilen toplum olayı yönetenlerin elinde heyecana sürüklenmek ve iyice şuursuzlaştırılmak istenir.

Bunu sağlamak için balon uydurma haberler, sloganlar atılabilir. Zira bu durumdaki bir toplum artık söylenilen her şeye kanabilecek bir duruma gelmiştir. Her şeye kanılınca mantık giderek azalır, heyecan ise giderek çoğalacaktır.

d- Eyleme Geçiş:

Yukarıda özetlemeye çalışılan bölümlerden sonra eldeki toplumu eyleme geçirmek için sadece bir kıvılcımın yeterli olacağı açıkça görülebilmektedir.

Olayı plânlayan kişilerden birisinin maksatlı bir başlangıç hareketi oradaki tüm toplum için bir başlangıç nedeni olur ve böylece eylem başlatılır.

3.BÖLÜM

EYLEM TAKTİKLERİ

Yasal olmayan toplumsal olaylarda “Eylem Taktikleri” konusunu açıklarken önce hepimizin bildiği eylem ve taktik sözcüklerinin anlamını bir kez daha bir kaç cümle ile hatırlamaya çalışalım.

Eylem; Bir iş, bir hareketi ifade eder.

Taktik; Belirlenen bir hedefe, amaca ulaşabilmek için önceden belirlenmiş plan, yol, usûl ve yöntemlerdir, diye yorumlanabilir.

Yasal olmayan toplumsal olayları başlatan ve yürüten topluluklar hedeflerine ulaşabilmek veya olaylarını olabildiğince etkileyici bir seviyeye çıkarabilmek için kendilerini önlemeye çalışan Güvenlik görevlilerine karşı bir takım taktikler kullanırlar.

Bu taktiklerin bir kısmı şunlardır;

a- Olay Yaratarak Dikkatleri Başka Noktaya Çekme:

Yasal olmayan toplumsal olayı yürütenler asıl hedeflerine ulaşabilmek için karşı kuvvetleri şaşırtmak ve onların dikkatlerini başka noktalara çekmeye çalışabilirler.

Örneğin: asıl olayın olmadığı bölgelerde, bombaların patlaması, benzeri panik yaratan olayların meydana getirilmesi ile güvenlik görevlilerinin dikkatlerini bu bölgelere çekmeye gayret ederler. Bunu başardıkları oranda asıl hedeflerine daha kolay ilerlerler.

b- Dağılıyor Gözükerek Tekrar Toplanma:

Bu konuda diğer bir taktik de dağılıyor gözükerek tekrar toplanmadır.

Topluluk önceden dağılmaya başlar, güvenlik görevlileri topluluk gidiyor diye gevşer, tertibatını, tedbirlerini azaltır. Tam bu sırada topluluk planlı olarak, hızlı bir biçimde toplanmaya başlar. Amaç güvenlik görevlilerini gafil yakalamak ve böylece hedefe yürüyebilmektir.

c- Büyük Bayrak- Flamalarla Yürüyüş ve Marş Söyleme

Bayrak bir milletin özgürlük, hürriyet ve bağımsızlığının timsalidir. Bu nedenle de son derece kutsaldır.

Keza çeşitli flamalar da bayrak gibi değerli anlamlar ifade etmektedir.

Yasal olmayan bir toplumsal olayı yürütenler bu değerli maddelerin arkasına gizlenerek hem çevrenin sempatisini toplamaya, hem de güvenlik görevlilerinin mukavemetini kırmaya çalışırlar.

Sözde, bayrak—flama taşıdıklarını, hatta milli veya kahramanlık marşları söylediklerini, böylece amaçlarının kötü olmadığı intibaını yaymaya çalışırlar. Böylece amaçlarına bu yoldan ilerlemek isterler.

d- Topluluğun Etrafına Yaşlı, Kadın, Çocuk ve Gazilerin Dizilmesi:

Türk Milletinin tüm dünyaya örnek olmuş ve olmaya devam eden çok güzel hasletleri, özellikleri vardır. Kahramanlığı, mertliği, dürüstlüğü, konukseverliği bunlardan sadece birkaçıdır.

Savaşta bile, silahı olmayanlara özellikle yaşlı, bayan ve çocuklara saldırmadığı dünya tarihince bilinen bir gerçektir.

Gazi büyüklerimiz de Vatanı kurtarmak, bize hür ve bağımsız bir ülke bırakmak için canları pahasına savaşa katılan çok değerli varlıklardır. Hepimiz onlara sonsuz saygı ve hürmet duyarız.

Yasal olmayan bir olayı yürütenler, bu güzel hasletlerden yararlanmak için topluluğun etrafına yaşlı, bayan, çocuk ve gazileri dizebilirler. güvenlik görevlilerinin bunlara karşı zor kullanmak istemeyeceğini bildikleri için bir ölçüde de olsa güvenlik görevlilerinin mukavemetini, hareketlerini, sınırlamış olurlar. Sonuç olarak da kendileri hedeflerine daha kolay ilerleyebilirler.

e- Topluluğun Güvenlik Görevlilerini Kuşatması:

Diğer bir eylem taktikleri de topluluğun belli bir grubunun güvenlik görevlilerini kuşatmaları olayıdır. Böylece güvenlik görevlilerinin hareket kabiliyetini azaltarak onu saf dışı bırakmak ve esas topluluğun hedeflenen eyleme doğru ilerlemesini sağlamaktır.

A-    Eylem Biçimleri

Eylem biçimlerini kesinlikle sınırlandırmak mümkün olmayabilir. Çünkü zamana, şartlara, yöreye, imkanlara vb. diğer etkenlere göre eylem imkan ve kabiliyetleri değişebilir.

Aşağıda, kısaca en çok rastlanan eylem biçimlerine değinilecektir.

a- Hakaret (Aşağılatma, Tahkir)

Yasal olmayan toplumsal olaylarda olayı yürütenler ve sevk edenler ile topluluk içindeki diğer kişiler güvenlik görevlilerinin onur, haysiyet ve şeref kırıcı sözler ve davranışlarla hakaret edebilirler. Amaçları olayı kızıştırmak, panik yaratmak, morali bozmaktır diye özetlenebilir. Bunun yanında güvenlik görevlilerinin sert davranmasını sağlayarak, kendilerini kamuoyu önünde masum göstermek de isteyebilirler.

Önemli olan bu tür davranışlara karşı güvenlik görevlilerinin hazırlıklı ve güçlü olmasıdır.

b- Yazılı ve Sözlü Gereçlerle Tahrik:

Yazılı tahrik araçları, bildiri, broşür, gazete, dergi vb. dir.

Sözlü tahrik araçları ise, megafon vb. ses çıkarabilen aletler olabilir.

Yasadışı bir olayı yürütenler yukarıda özetlenen bu tür araç ve gereçlerle güvenlik görevlilerinin elden geldiğince olaya çekmeye, tahrik etmek isterler. Tahrik olunca mantığın azalacağı, sonuç olarak hislerle gelişigüzel hareket edileceğini bilmekte ve böyle olmasını arzulamaktadırlar.

c- Bazı Maddelerin Atılması:

Güvenlik görevlilerini tahrik etmek ve eylemlerini sürdürmek için domates, yumurta, taş vb. maddelerin güvenlik görevlilerine atılması olayı, bu tür yasadışı toplumsal olaylarda sık rastlanılan bir durumdur.

Olay içindeki şahıslar böyle bir eylem için önceden hazırlıklı olarak bu maddeleri yanlarında bulundururlar veya önceden belli bir yere depo gibi yığıp buradan alıp kullanabilirler.

d- El Silahları:

Diğer bir eylem biçimi de el silahları diye tanımladığımız sopa, zincir, muşta vb. gibi insana zarar verici aletlerdir.

e- Ateşli Silahlar:

Ateşli silahlar hepimizin bildiği çeşitli çap ve markadaki silahlardır.

Bu tür silahlar daha çok isyan, ayaklanma vb. gibi olaylarda kullanılır.

Ancak, bu silahların bir veya birkaçının yasadışı toplumsal olayı yönlendiren özellikle elebaşları ile Özel Tim’lerin de her zaman bulunabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.

f- Patlayıcı Maddeler:

Yasadışı toplumsal olaylarda;

Dinamit, el bombaları, çeşitli kimyasal, patlayıcı maddeler kullanılarak panik yaratılıp, mala, cana zarar verilmek istenir.

g- Eşya Tahribi ve Yağma:

Yasadışı bir toplumsal olayın eylem biçimlerinden birisi de eşya tahribi ve yağmalamadır. Böyle olaylardan beklenen amaç kamuyu olabildiğince rahatsız etmektir.

Mal canın yongasıdır derler. Hiç kabahati ve ilgisi olmayan masum vatandaşların veya devletin bina, eşya ve diğer mallarının tahrip edilip yağmalanması başta devlet olmak üzere yurttaşları da üzer.

Bu tür eylemler, özellikle bu topluluğun iyice heyecanlanıp, şuurunu kaybettiği zamanlarda söz konusudur. Ayrıca yağmalamadan faydalanmak isteyen bazı fırsatçı kişiler çıkabilir. Bu kişiler topluluğu böyle bir hedefe yönlendirebilirler.

  • Panik Nedenleri

Panik, korku ve bilgisizliğin doğurduğu şuursuz bir harekettir. Emin bir yere ulaşabilmek için dayanılmaz bir korku ve heyecanının etkisi ile meydana çıkan kontrolsüz hareketlerdir.

Deprem, yangın, sel gibi doğal afetler sırasında binaların yıkılması veya yıkılacağı endişesi, yangın sırasında alevlerin topluluğun etrafını sarması, topluluk içinde atılan patlayıcı maddeler, kapalı bir yerde bulunan topluluğa yangın veya bomba ihbarının yapılması grubun paniğe kapılmasına yol açacaktır.

Böyle durumlarda kişilerin kendi canlarını kurtarma endişeleri sonucunda herkes değişik yönlere kaçmaya başlayacak ve ezilmeler olacaktır. Çünkü paniğe kapılmış grup içindekiler yalnızca kendilerini düşünürler. Bu yüzden kaçarken düşenler bir daha ayağa kalkma imkanı bulamazlar. Bu arada başkaları ile kendisine zarar verme ihtimali çok yüksektir. Panik devam ettiği sürece mal ve can kaybı çok yüksektir.

Paniğe kapılmış gruba yön vermek oldukça zordur. Ancak güvenlik güçleri ses yükseltici cihazlarla veya bağırarak grubu sakinleştirmeye çalışmalı, paniği önlemek için gayret sarf etmelidir.

C- Topluluk İçinde Bulunan Kişi Tipleri:

a-  Provokatörler:

Bunlar bir huzursuzluğu ve eylemi başlatma ve devam ettirme konusunda tecrübe sahibi yetiştirilmiş elemanlardır. Bu kişiler sürekli biçimde başka şahısların güven verici veya övücü tutumlarını ve desteğini ararlar. Daima başkalarının dikkatini kendi üzerlerinde toplamak isterler, aksi taktirde rahatsız olurlar, çabuk heyecan dalgalanmaları ve olaylar karşısında hemen tepki gösterirler.

Gösterilen bu tepkiler bir parça duruma uygun olmayıp abartılmış durumdadır.Çabuk arkadaşlık kurarlar, fakat bu ilişkiyi daima kendi çıkarları için kullanmak isterler.

Eylemin önceden planlandığı şekilde amacına ulaşabilmeleri inceden inceye hesaplanmış olup tespit ettikleri gayenin gerçekleştirilmesine yönelmiştir.

b- Atılganlar:

Bu tipler düşüncesiz, ani karar veren ve topluluk içinde bir şeyler yaparak kendileri için bir statü sağlamak amacında olan kimselerdir.

Atılganlar her türlü eylemi başlatarak çekinmeden en önde gider ve eylemlerin sürekli olmasını sağlarlar. Olayların sonuçlarını düşünmeden her türlü eyleme girerler.

c- Tesir Altında Kalanlar:

Eylemleri başlatacak kadar cesaret sahibi olmayan ve atılgan davranmayan ancak atılganların kolayca tesiri altında kalabilen kimselerdir.

d- İhtiyatlılar:

Topluluk içerisinde yer alıp profesyonel kışkırtıcılar gibi önceden hazırlık, planlı, programlı hareket etmeyen genç ve tecrübesiz liderler kadar atılgan ve cesur olmayan ancak topluluktaki atılgan kimselerin başlattığı eyleme hemen katılmaya müsait kimselerdir.

e- Destekleyiciler:

Bunlar gerçekte toplu hareketlere katılmayan fakat toplu hareketlere karşı sempati duyan ve çığırtkanlık yaparak eylemi destekleyen kişilerdir.

f- Seyirciler:

Herhangi bir eyleme katılmayan ancak topluluğu ilgi ile izleyen insanlardır. Seyirciler eylemci grup tarafından görüldüğü sürece onlara manevi destek sağlarlar.

  1. BÖLÜM

TOPLUMSAL OLAYLARDA GENEL PRENSİPLER

Ülkemizde toplu eyleme katılan topluluklar geleneksel olarak yasal ve yasal olmayan topluluklar olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak bir toplu gösteri yürüyüşünün kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığından çok daha önemli olan konu, topluluğun hangi amaç doğrultusunda eyleme başladığıdır. Bir topluluk kanuna aykırı olarak toplanmış olsa bile, kimseye saldırı gütmeyen ve belirli bir konuda uğradıkları haksızlıklara karşı seslerini duyurmak isteyen veya seslerini duyurmanın tek yolunun toplu eylemden geçtiğini düşünen gruplar olabilir.( 1982 Anayasası Md.34, ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’)Bu nedenle bir olaya müdahale etmeden önce topluluğun yapısı, istekleri ve hedefleri konusunda bilgi sahibi olmak, bu bilgiler doğrultusunda hareket etmek güvenlik görevlilerinin taktiklerinin başarısında önemli rol oynayacaktır.

Güvenlik görevlilerinin topluluğu kontrol için kullandığı taktikler topluluğun olay esnasındaki davranışlarını da etkilemektedir. Güvenlik görevlilerinin topluluğa devamlı müdahale etmesi veya müdahale edecekmiş gibi görünmesi, eylemcilerin problemlerini dile getirme imkanı bulamamasına, eylemcilerde güvenlik görevlilerine karşıt bir hava uyanmasına sebep olacaktır. Bu durum provokatörlerin de etkisiyle istenmeyen olaylara meydan verebilecektir. Bu sebeple güvenlik görevlilerinin kullandığı taktikler ile topluluğa kanun çizgisi içerisinde kaldıkları müddetçe yaptıktan eyleme saygılı olunacağı imajı verilmelidir.

Hatırlatmakta fayda bulunulan diğer bir nokta da kanuna aykırı eylem ile meşru eylem farkıdır. Bazı eylemler izinsiz olmaları sebebi ile yasa dışı konumuna düşmüş olsalar bile, kamuoyunda, ve vicdanında destek bulmaları, toplumsal ahlak, toplumun sağlık ve güvenliğine her hangi bir tehlike oluşturmamaları nedeni ile meşruiyet kazanabilirler. Bu sebeple güvenlik görevlilerinin yasallık ve meşruluk arasındaki hassas dengeyi iyi ayırt etmesi gerekir. Mesela mahallelerindeki kaza nedeni ile ölümleri protesto etmek için yolu kapatmak sureti ile eylem yaparak bir üst geçit yapılmasını talep eden eylemcilerin eylemleri yasal değildir. Ancak taleplerin gerekçeleri ve eylemin kamu güvenliğine yönelik ciddi tehlike oluşturmaması nedeni ile zor kullanılarak dağıtma ve liderleri yakalama yerine ikna metotlarını kullanarak eylemi sona erdirme güvenlik görevlilerinin halk nezdindeki desteğini artıracaktır.

  • Organizatörlerle Diyalog Kurma

Toplu yürüyüşün amacı tespit edildikten sonra olayı organize eden ve lider konumunda olan insanlarla çeşitli kanallar vasıtasıyla bağlantı kurulur. Yürüyüşün zamanı, istikameti, atılabilecek ve atılamayacak sloganlar, taşınabilecek pankartlar ile güvenlik görevlilerinin saldırı için kullanılabilecek malzemelerin taşınmaması (kalın pankart sopası, bol çivili küçük pankart sopası…) gibi konularda karşılıklı diyalog ve anlaşma sağlanmalıdır.

Güvenlik görevlilerinin eylem alanındaki varlığının kalabalıktan yararlanıp örgütleri adına sansasyonel eylemler yapmak isteyen provokatörlerden veya zıt gruplardan gelecek saldırılara karşı topluluğun güvenliğini sağlamak olduğu açıkça ifade edilir. Güvenlik görevlilerinin hiç bir üzücü olay meydana gelmemesi için gerekli güvenlik tedbirlerini alması gerektiği açıklanır. Yani güvenlik görevlilerinin asıl amacının gösteriyi engellemek veya göstericilere karşı durmak değil, gösterinin huzur içerisinde yapılabilmesi için tedbir almak olduğu bellidir. Bu açıdan organizatörlere topluluğa hakim olmaları ve bir güvenlik görevlisi gösterici çatışmasına sebep olacak şekilde tansiyonu yükseltmemeleri gerektiği belirtilir, böylece organizatörler ve güvenlik görevlileri arasında genel mutabakat sağlanır.

Ancak her ihtimale karşı, organizatörlerin topluluğu kontrol kabiliyetleri ile topluluğun kargaşa çıkarmak isteyip istemedikleri ve kanunsuz hedeflere yürümek isteyip istemedikleri iyi araştırılmalı ve değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme neticesi güvenlik görevlileri artırılmalı veya azaltılmalıdır.

  • İkna Edici ve İnandırıcı Olma

Bir toplumsal olayda göstericilerin uyması gereken bazı yasa ve kurallar vardır. Olay anında bunların güvenlik personeli tararından kitlelere iletilmesi gerekebilmektedir. Bu kurallar çoğu zaman göstericilerin bazı davranışlarına izin verilmemesi şeklinde olabilir. Öte yandan, insanlarda yasaklara karşı çoğu zaman bir antipati ve onu çiğneme eğilimi vardır. Yapılmaması istenilen bir davranışın, ‘Yapma!, Yasaktır!, veya ‘Bunun cezası şu kadardır!’ gibi kesin emirler şeklinde ifade edilmemelidir.

Toplumsal olaylarda yapılacak sözlü uyarılar, dili çok iyi kullanan uzmanlar tarafından özenle hazırlanmalıdır. Kullanılan ifadeler bir yasaklama veya emir ifade etmekten daha çok yapılması veya yapılmaması istenilen şeylerin o kişilerin kendi güvenlikleri için istenildiği hissettirilmelidir. Kişi kendi sağlığını veya güvenliğini önemsemese bile kendisinden istenilen davranışın sadece onun kendisi için değil başkaları için tehlike taşıdığı veya rahatsız edici olduğu vurgulanabilir. Bu şekilde kullanılacak olan ifadelerle insanlarda yasaklara karşı olan antipati ve tepki duyguları gereksiz yere tahrik edilmemiş olur.

Göstericiler ile güvenlik mensupları arasında gerçekleşen bireysel diyaloglarda ’emredici’ bir üslup yerine “uyarıcı” veya “hatırlatıcı” olunmalıdır. Vatandaştan yapması veya yapmaması istenilen şeyin kişisel ve keyfi bir istek veya emir değil bir görevi gereği olduğu hissettirilmelidir. Uyarılardaki üslup kişisel ve keyfi bir yasaklama ve sınırlamaya dönüştüğünde doğal olarak bunlara bir tür direnme oluşacaktır. Oysa, bir göstericiden uyması istenilen kuralın onun yararına olacağı kısaca hatırlatılabilir.

Bazı durumlarda göstericilere açıklama yapma zamanı olmayabilir veya herhangi bir sebepten dolayı hiç bir açıklama yapılmaması da gerekebilir. Bu tür durumlarda bile kısa ve net ifadelerle bazı nedenlerden dolayı şimdilik bir ‘açıklama yapılamayacağı’ şeklinde bir ‘açıklama yapılabilir’. Açıklamaya zaman olmadığı mazeretine sığınılarak açıklamadan kaçınıldığı bazı durumlarda olayın büyüyerek personelin daha fazla zaman ve enerji kaybettiği görülmektedir. Bazı durumlar hariç çoğu zaman vatandaşa uygun bir dil ve üslupla yapılacak olan kısa açıklama ve bilgilendirmeler gereksiz bir çok tartışmayı ve gerilimi önleyecektir.

Problemler iki türlü çözülür. Biri güç kullanarak diğeri işbirliği veya ikna ile. Her zaman işbirliği ile daha büyük başarılar elde edilmiştir. İkna metodu toplu olaylarda denenecek en öncelikli metottur. Mesela, hep birlikte T. B. M. M’ne yürümek isteyen bir topluluğun bu isteğinin yerine getirilmesi imkansızdır. Bu gibi toplulukları güç kullanarak dağıtmaya çalışmak yerine onların istekleri hukuken kabul edilebilecek ölçüler içerisinde yönlendirilmelidir. Bu gibi kanuna aykırı talepler neticesinde ortaya çıkacak güvenlik görevlileri ile eylemciler arasındaki gerginliği yumuşatmalı ve göstericinin amacına kısmen de olsa ulaşabilmesi sağlanmalıdır.

C- İnisiyatif Kullanma          

İnisiyatif kullanmak hiç bir zaman suç işleyenleri cezasız bırakmak veya suç işlenmesine göz yummak olarak değerlendirilmemelidir. İnisiyatif kullanma; toplumun genel menfaati doğrultusunda hareket ederek topluluğun agresif bazı tavır ve davranışlarını azaltma çalışmasıdır.

Göstericilerin eylemleri topluluğun huzurunu bozacak veya güvenliğini tehlikeye düşürecek seviyede olmadığı müddetçe ufak tefek taşkınlıklara göz yumulmak ve mecbur kalınmadığı müddetçe müdahale edilmemelidir. Eylem anında yakalama yapmak genelde risklidir, çünkü güvenlik görevlilerinin gereksiz hareketleri provokatörlerin topluluğun dikkatini bu yöne yönlendirmeleri ile daha büyük olayların gelişmesine sebep olabilir.

Eğer güvenlik görevlileri her provoke eylemde bulunanları anında yakalamaya çalışır ise toplulukta bir dayanışma ruhu doğabilecek ve güvenlik görevlilerine karşı topluca direniş ortaya çıkabilecektir.

D- Caydırıcılık

Caydırma taktikleri daha ziyade olay çıkarmaya kararlı kişilerin ve toplulukların bu niyetlerinden ve kararlılıklarından vazgeçirilmesi için uygulanan taktiklerdir. Burada önemli olan suça azmetmiş kararlı bir kişi veya grubu bu eyleminden vazgeçirmeye çalışmaktır. Bu da ya güç gösterme taktiği yahut ikna etme taktiği ile olmaktadır. Örneğin: ferdi bir olay yaratan bir suçlunun davranışının yanlış olduğunu kendisine ikna edilerek söylenmesi veya bir olayda sanığın rehin aldığı kişileri bırakmaya ikna edilmesi için uygulanan taktik. Olayın suç olduğunun söylenmesi, rehinelerin öldürdüğü takdirde durumun daha da ağırlaşabileceğini ayrıca kişinin içinde bulunacağı psikolojik durum da değerlendirilerek, dinen ve ahlaken yapılacak eylemin kötülüğünün ikna edilerek anlatılmaya çalışılması gerekir. Toplumsal   olaylarda  ise caydırma   taktikleri;   kuvvet  gösterisi   ile   kanuna   uygun   istekleri doğrultusunda bazı tavizler verilerek caydırılmaya çalışılmalıdır. Güvenlik görevlileri toplu eylemler esnasında her türlü senaryoya hazır olmalı ve buna hazır olduğunu çeşitli vesilelerle topluluk ve topluluk yöneticilerine bildirmelidir. Ancak caydırıcılık maksadı ile aşırı güç gösterisinden de kaçınmak çok önemlidir. Çünkü aşırı güç göstermek çoğu zaman tahrik anlamına gelir.

‘Caydırıcılık’ ile ‘meydan okuma’ arasında çok ince bir çizgi vardır. ‘Meydan okumada’ karşı tarafa yöneltilen bir tehdit’ söz konusudur. ‘Caydırıcılıkta’ ise karşı taraftan gelecek olan olası bir saldırıya karşı “hazırlıklı ve yeterli’ olunduğu mesajı verilmektedir. Meydan okuma ‘saldırgan’ iken, caydırıcılık ‘savunma’ ağırlıklı bir uygulamadır. Devlet ve onun adına kuvvet kullanan güvenlik personeli ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir zaman kitleleri tehdit ve tahrik eden taraf olmamalıdır. Devlet her zaman gösteri yapan kitleye karşı daha güçlü olan taraftır ve bu da onun daha fazla ölçülü ve kontrollü olmasını gerektirir. Mesela; silahsız, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu bir topluluk karşısına panzerlerle çıkmak, tam teçhizat ile göz yaşartıcı bombalar ve kalkanlarla gözükmek caydırıcılık çizgisini aşacaktır. Belki de havayı gerginleştirecek ve toplulukta güvenlik görevlilerinin kendilerine düşmanca cephe aldığı ve topluluğun hedef aldığı kitle ile işbirliği içerisinde olduğu ve eylemci grubu tahrik ederek onları ezmek için fırsat kolladığı imajını verecektir. Bunun gibi güç gösterisinden kesinlikle kaçınmak gerekir. Güvenlik görevlilerinin her türlü senaryoya hazır olması bu gücünü meydanlara sürmesi anlamına gelmez. Bu güç gerektiğinde bir dakika içerisinde müdahale edebilecek yakınlıkta bulunmalıdır,

D- Provokasyona Gelmeme

Beklentileri karşılanmayan ve bu beklentileri karşılamaya yönelik arayışları sonuçsuz kalan insanlar, umut kırıklığı yaşarlar. Bu tür insanlar, şiddete yatkın toplumsal bir olayda eğilimleri doğrultusunda kışkırtılırlar. Bu kışkırtmanın belli kişilerce organize edilip bir amaca yönelik hazırlanmasına provokasyon diyoruz.

Provakatif ortam toplumsal olayda bulunan insanların duyarlı olduğu konuların belirli kişiler tarafından dile getirilerek kışkırtılmasıyla yaratılır. Provakatif ortam; ekonomik sebeplerden, sosyal ve siyasi farklılıklardan ayrıca mal, namus ve inanç gibi bireylerin çok duyarlı olduğu konulardan birine saldırı olduğunda ortaya çıkan gergin süreçtir. Bunu bilmemiz provakatif ortamı tanımamıza ve müdahale aşamasında nasıl davranmamız gerektiğine yardımcı olacaktır.

Provokatörler topluluğu amacından saptırmak isteyen profesyonel kişilerdir. Her aşamada topluluk ve güvenlik görevlilerini karşı karşıya getirmeye çalışırlar. Güvenlik görevlileri bu gibi durumlarla karşılaştığında hislerine göre hareket etmek yerine mantıklı ve sabırlı olarak hareket etmelidir. Topluluk psikolojisini iyi bilen güvenlik görevlileri provakatöru coplamak yerine, yakalayıp hemen güvenlik görevlileri hatlarının arkasına atmalı veya topluluk dağıldıktan sonra yakalayıp mahkemeye sevk etmelidir.

Özellikle sol örgütlü provokatörler sokak eylemleri ve provokasyon konusunda çok büyük tecrübeye sahiptirler. Bunlar topluluğu kışkırttıktan sonra , o topluluğun içinde izlerini kaybettirmeye çalışmaktadırlar. Bu sebeple güvenlik görevlilerinin onların birikimini ve tekniklerini çok iyi bilmelidir. Topluluk içinde bu tür hareketlere katılmaya gönüllü olan, öfkeli, heyecanlı kişilerin, pisikopatlann ve toplu hareketleri başlatabilecek ve önderlik edebilecek kişilerin önceden hüviyetlerini tespit etmek lazımdır.

E- Profesyonel Olma

Toplumun bir kesiminin herhangi bir konuda kamuoyu oluşturmak ya da isteklerini yönetime iletmek amacı ile toplu gösteri yapması çağdaş toplumlarda en temel haklardan biridir. Bu haklar demokratik sistemlerin kaçınılmaz bir parçası ve hatta gereklerindendir. Güvenlik görevlileri, sokağa hak aramak için çıkan insanları potansiyel suçlu olarak görmemeli, hatta onların da en az güvenlik görevlileri kadar vatansever olabilecekleri düşünülmelidir. Toplumsal olaylarda görev alan güvenlik görevlileri profesyonelliğin gereği olarak duygularına hakim olabilmeli ve yansız davranabilmelidirler. Göstericilerle ilişkilerde ise, emredici olmak yerine kararlı bir şekilde uyarıcı olmalıdırlar.

Toplumsal olaylarda görev yapan güvenlik mensupları, gösterinin içeriğine göre, göstericilere karşı olumlu veya olumsuz bir görüş sahibi olabilirler. Yapılan gösterinin gerilimsiz olması durumunda zaten fazla bir sorun olmayacaktır. Bu tür olaylarda güvenlik personeli için tek sorun rutin güvenlik önlemleri almak ve karşı bir gösteri varsa onunla ilgili tedbirleri uygulamaktır.. Gösterinin devlet karşıtı olması ya da gerilimli olması durumunda ise doğal olarak güvenlik mensupları kendilerini taraf olarak göreceklerdir.